Pembe Gün
Altıda uyandım. Hava aydınlanmadan uyanmayı sevmiyorum. Sanki bir önceki gün bitmemiş de, yeni bir şeyler başlamıyormuş gibi. Dün sevimsizdi, bitecek diye hevesle sabahı beklemiştim oysa. Şimdi huysuz, uykusuz, ağır, canı sıkılmış hissediyorum ki, acilen bu halden kurtulmam gerek. Perdeler kapalı, ışıklar açık, böyle de sabah mı olur? Sonra baktım içeri yavaştan bir gün ışığı sızıyor perdelerden. A, doğmuş güneş. A, incecik, sarı pembe bir ışık. Lambaları kapadım, perdeleri açtım, gün şimdi başlıyor. Dün akşamki kitap okuma grubumuzda bir psikolog arkadaş, kapitalizmin acıyı, mutsuzluğu sağaltmak üzerinden de şekillendiğini söylemişti. Fiziksel acı için ağrı kesiciler, ruhsal acılar için alışveriş, aşk acısı için yeni bir aşk buluvermek hatta. Konu acıya Mülksüzler’i okuduğumuz için gelmişti. Shevek Mülsüzler’de acının hayatın kendisi olduğunu söylüyordu çünkü. Acıyı kabullenmek ve ötesine geçmekten, orada bir şeyler bulabileceğimizden bahsediyordu arkadaşlarına. İnsanlar bi...