Unutmuşum

Unutmuşum blog yazmayı. Yönetmeyi, yeni yayın eklemeyi filan. Uğraşırken de hevesim kaçıveriyor. İPad’de yazmaya da alışamadım zaten yıllardır. Bu işi karakarakartallar diye daktilodan öğrenmiş nesildenim sonuçta. Klavyemin tuşlarına hâlâ tak tak basarım. Değişmedi, değişmez.  Word’ün canını yiyeyim ben. Onun hakkıdır yazarlığımın yarısı. 

Bu işe ekmekçikız’ın her güne üç güzel şey demesiyle, Şule’nin güzellikler defteri diyerek devam ettirmesiyle heveslenip başladım. Geç bile kaldım. Her sabah onları ve takip ettikleri sayfalardan diğer güzel kadınları bulup okuyarak twitter gündemini  karabasanından kurtuldum. O halde hadi ben de yazayım şuraya üç güzel şey dün için. Mızlanıp durunca elime ne geçiyor sanki? Kendimi gaza getiriyorum anca.

Loki göbek açtı, ilgi istiyor tam şu an. Bir göbüş sevip geliyorum geri, durun.

Yok, başka bir şey istiyormuş, göbek sevemedik bu sabah. Henüz. Ne istediğini de anlamadım ama büyük ihtimalle yazmama bozuldu. Ciddiyim, bu kedi ne zaman yazmak için otursam arkama geçip ağlıyor. Oğlum da elime kitap aldığım anda ağlar, ilgi isterdi küçükken. Onu omzuma oturtup sallana salllana okumaya devam ettiğim vakidir. İlk eşim de boşandıktan sonra evden giderken “Oh, oturursun artık rahat rahat selüloz yığınlarının içinde” demişti. Çok gülmüştük. Okumak bağımlılığım benim. Sebepsiz, talepsiz okurum. Dünya hikayelerden oluşuyor benim için. Her şeyi, okuduğum bir ya da bir kaç hikayenin kıyasıyla, ışığıyla anlamlandırarak anlayabiliyorum. Varsa başka bir gerçekliği insan hayatının, kendinde gerçekliği, bunu öğrenmemi engelliyor bence ama ne yapayım, iptilamdır, tüm iptilalıklarım gibi severim. Sevmesem neden devam edeyim zaten?

Dün kar yağdı. Pamuk balyaları halinde, hiç durmadan. Yıllardır yağmadığı gibi yağdı. Sekiz aydır ertelediğim dişçi randevuma denk gelmesi işte bu, günün ilk güzelliğiydi diyelim. Dişçiye gitmek zorunda olmasam evden çıkmaz, o karın altında ta nerelere gitmez, hem kar altında yürümenin hem de eve kavuşmanın güzelliğini yaşamazdım. Nasıl? Bu bir güzellik sayılır mı? Bal gibi de sayılır.

Hadi ikiyi bulalım. İkincisi, sevgilimin benimle dişçiye gelmesi, sonrasında ihtimamla ilgilenmesi, o karda her bulduğu eczaneye girip nikotin bandı araması,  ben yiyemiyorum  diye gizli gizli yemek yemesi filandı. Ben bunları bir başkası için yaparım da, birisi benim için yaptığında gözüm doluyor nedense. Zaten azıcık bir hastalansam her şeye gözüm dolar, ağlamaya hazırımdır. Hastayken huysuz olduğumu söylüyorlar. Değilim bence ama ben bilmem etraf bilir tabii çektiğini.

Üçüncüsü, kitap okuma grubumun jestiydi. Dün gece benim önerdiğim bir kitabı, efsane Mülksüzler’i ele alacaktık online grubumuzda. Benim konuşacak halim yok, siz konuşun ya da erteleyelim dediğimde tereddütsüz erteleriz dediler. Arkadaşımın kızının beni kattığı bir okuma grubu bu. Hepsi çocuğum, hatta biraz sıksam torunum olacak yaştalar. Yaşıtı  olmayan insanlarla ilişki kurmakta güçlük çekerim hep. Başlarda bundan korkuyor, çekiniyordum. Çenem mi düşük, çocuklara nutuk çeker gibi mi davranıyorum şeklinde kaygılarım vardı. Yaşımdan dolayı saygı görmek istemiyordum. Öyle olmadığını görmek beni mutlu ediyor. 

Son olarak bu sabah ağrım epey hafiflemiş uyandım. Kahvemi, sigaramı içebildim. Nikotin bandını çıkardım, ki sahiden iş görüyormuş, deneyimlemiş oldum.

Sabah uyandığımda aklımda şu şarkı vardı deyip bir YouTube videosu ekleyecektim buraya ama nasıl yapacağımı bulamadım. Asu Maralman’dan “Yaktın Recep” diyeyim, isteyen bulup dinlesin. 

Artık dün gece ne görmüşsem rüyamda….




Yorumlar

  1. Niyeyse benim Lily Marleen diye bir mahlasım çıktı yoruma tıklayınca. Bir ara Tumblr'ım google'ıma bağlıydı da ondan herhalde. Neyse, sen blog yönetmeyi unuttum diyorsun da ben yorum kimliğimi değiştirmeyi bile hatırlayamadım. Olsun ablam, hallederik :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Lily Mily her ne isimle olursa, yazmanızı bekliyoruz ay balam. <3

      Sil
    2. ahahaha, beim ne çok personam varmış bir aralar Tumblr'ı da unutmuşum. Onu bulmaya çalışıyorum. Foto moto güzeldi orası da.

      Sil
    3. Ayy Lili mi olmuş canım kardeşim? Blog ustam, canım arkadaşım. Hallederiz tabii. Kervan yolda düzülür. Halletme işini sana mı devretsem acaba? Bi heves sen de gelirsin belki zamanla, Seni okurken kahkaha atmadığım çok nadirdi.

      Sil
    4. Halllederik ablam. Şerefine yazdım bir yazı. Link attım sana :)

      Sil
  2. Sondan başlıyorum, meraklısı için işte Recep'in linki :
    https://youtu.be/-IoP7ZeJzaU?si=jAgwlSAILRxBtMyu
    Günlükçülere bir eski ve eskimeyen dostun katılması kadar günü aydınlatan bir haber olamazdı. <3
    Yaşasın! :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaşasııınnn! Valla size bakıp bakıp özenip duruyordum. İyi ki vaz geçmedin yazmaktan Ekmekçi’m. Kimse yokken kaleleri sen korudun. Bak, bir bir yetiyoruz işte yanına. Aslansın aslan!

      Sil
  3. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  4. Şekerparem, çok özlemiştim seni, ne iyi ettin de geri geldin, iyi ki geldin :)
    diş hekimine gitmek benim kabuslarımdan biridir, bu işi halletmişsin, ne güzel, geçmiş olsun :) sana ihtimam gösteren sevgilini de, tanışmasak da, yanacıklarından benim için öp, afferin ona :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Billahi ben de çok özledim. Bi silkinip kendime geldim, yazarım bundan sonra. Günlük gibi yazmak süper bence. Konu sıkıntısı da yok. Canına bile okurum, n’olcak. Diş hekimi işi maalesef böyle. Araya zaman girince erteledikçe erteliyor insan. Sekiz ay ertelemeseydim belki iki dişi masada bırakmazdım ama… N’apalım….
      Öperim bebeyimi, tamam. Hak etti bence de. Bebeyim diyoruz kendisine evde, mahlası da bu olsun burada.

      Sil
  5. Merhaba! Şule'den okuyup merakla geldim. Her gün yazmaya çalışan bloglar da benim için bir "mutluluk" kaynağı :) Hoş geldiniz, heyecanla takip edeceğim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba,… Ben sizin sayfanızı da okuyordum hep zaten. Biraz da bu kardeşlik mi desem, kabiledaşlık mı, aslında tüm okuduklarımın bende yarattığı“bak işte yalnız değilim” hissiyatına desteğe geldim. Hoş bulduk.

      Sil
  6. ne iyi yapmışsın dönmekle, çok mutlu oldum :)

    YanıtlaSil
  7. Hi… Canım radyom benim. Farkında mıydın bilmem takipte olduğumun. Yazmanı hevesle bekleyip, yazdığında sevinerek okudum hep. Sen de beni mutlu ettin onca zaman. Çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  8. Merhabalar :) Sizleri yeni görüyorum ve tanışmaya geldim :)
    Sıcak çay var mı? :)

    YanıtlaSil
  9. Merhaba. Hoşgeldiniz. Yeni gelmedik geri geldik diyelim:) Buyurun, tabii ki çayımız var.

    YanıtlaSil
  10. Herkes gelmiş deli keçi eksik mi kalsın :) Hele ekmekçikızcığımla Şulem önermişse ve blogunuzun adı çok sevdiğim, hatta bu dönem de okutacağım "The Ones Who Walk Away from Omelas" öyküsüne gönderme yapmışsa...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Acı var mı acı?