Şarkı söylemek lazım

 Dün öğleden sonra ufak çilingir soframı kurdum, 

(diyerek tam yazmaya başladım, yarım saattir bana yüz vermeyip orada burada takılan Loki geldi, göbek açtı. Bu kadarı da tesadüf olamaz, bakın siz de görüyorsunuz kaç gündür hep aynı şey oluyor. Benim yazmamdan ne istiyor bu kedi ya? Göbeği sevdim, oyunvari ısırıklardan payımı aldım, beyefendinin yatağını -ki, orası benim yatağım aslında ama tabii ki evdeki her yer onun- yaptım, penceresini açtım, gönlü olunca da geri geldim yazmaya)

Evet, dün öğleden sonra iki meze, bi tek rakıyla kurdum çilingir soframı, açtım önüme smule’ü meşk ettim. Canım ecnebi şeyler söylemek istiyordu, Funnel of Love zaten kulağımdaydı, onunla başladım, biri smule’de hiç söylenmeyen ama benim çok sevdiğim iki şarkıyı düete açmış, Woodkid’in İron’ı ile Space’in Begin Again’ini, oh, onlara da eşlik ettim, üstüne ufak bir funk, Should I stay or Should I Go.  Neşem yerine geldi. Rakı insanda türkü söyleme isteği uyandırır, onu da Ötme Bülbül diyerek giderdim.

Arkadaşlar, şarkı söyleyin! Öyle mırıldanarak filan değil, sahiden bir şarkıyı ele alıp hakkını verene dek öğrenin ve söyleyin. Ben şarkı söylemeyi sevmem diyenler var, sesim kötü diyenler var, müzik kulağım yok diyenler var, birincisine asla inanmıyorum, diğer ikisine inandıkları için sevmiyorum diyorlar bence. Herkesin sesi şarkıya müsaittir, herkesin eğer sağır değilse iki kulağı vardır. Bunlar geliştirilebilir. Ve şarkı söylemek, en bedava en sağaltıcı terapidir. Yürümek gibi, ne bileyim örgü örmek gibi, dans etmek, egzersiz yapmak gibi filan. Sonuçta bu yaştan sonra diva olmayacağız ama şarkı söylemek lazım, bunu hayatınızdan çıkarmayın ya. Sesiniz biriciktir, kendiniz gibi. Kullanmazsanız bence eksik bırakırsınız hayatınızı. Bas bas bağırın kendi kendinize, özgür hissedeceksiniz.

Yalnız kalabildiğiniz bir kaç saatiniz varsa bu işe ayırın. YouTube’da yüzlerce en baştan başlamalı ses egzersizi videosu var. Dibine inmek isterseniz müzik teorisine kadar yolunuz var, neden yürümeyesiniz ki?

Neşemiz eksik diyoruz ya en çok, buyurun size neşe.



Yorumlar

  1. oğlum küçük, koca terk edip gitmiş, aldığım bit kadar maaşa takviye olsun diye gece sertifika eğitim programlarında ders veriyorum, arabayı yeni yeni kullanmaya başlamışım ama amatörüm, gece falan demeden maçkaya arabayla gidip geliyorum. işin en güzel kısmı şu: arabayla gidip gelirken deli gibi şarkı söylüyorum, avaz avaz. sezen söylüyorum "şarkı söylemek lazım" diyerek, şebnem ferah'tan söylüyorum, en çok "mayın tarlası"nı ki durumuma da uyuyor :) sonra sonra hızla iyileştiğimi fark ediyorum :) evet canımın içi, şarkı söylemek şahane bir şeydir.
    covid öncesi bir koroya katıldım, güzeldi ve keyf alıyordum ama sonra araya hem covid girdi hem de korodakilerin enteresan bir hırsları olduğunu fark edince uzaklaştım onlardan. şimdilerde kendi kendime söylüyorum yine. en güzeli :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah Şule’m!
      Şu hikaye nasıl tanıdık. Küllerinden doğup doğup tekrar uçmayı başaran, kendisini kendisi tedavi eden tüm kadınlara, çocuğunu büyüten, onun yanında üzülmeyi kendisine hak görmeyen yine de sonunda başaran tüm kadınlara senin şahsında sımsıkı sarılıyorum. Biz biliriz birbirimizi, kendimiz gibi.

      Sil
  2. Ne güzel bir yazı diyerek, içim kabararak okudum. Şarkı söyleriz evvel ezel, hep söyleyelim. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Di mi ya? Hiç bi şeyimiz kalmasa, şarkımız var. Onu da kimse bizden alamaz.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Unutmuşum

Biri kapasın şu kapıyı! Lütfen!

Acı var mı acı?