Hırsız Kulak
Şu an salona dolan gün ışığını görmenizi, onun ruhumda yarattığı nikbinliği, letafeti hissetmenizi bilseniz ne çok isterdim.
Dün gece uyurken ve bu sabah uyanıp ortalık toplar, çay demler, sigara sararken Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Boşanmış Kadın adlı öyküsünü dinlediğimden mütevellit bu normalde kullanmadığım kelimeleri kullanışım. Hırsız kulak var bende. Bunu öykülerde bilerek kullanıyorum. Şimdi yazdığım hikaye Ursula’nın üslubunda olacak, bu Orhan Pamuk, bu Nezihe Meriç,…Memduh Bey’imi denesem mi? İşte böyle yazmıştım bir ara. Sonrasında onlardan da çıkıp kendime döndüğünü üslubumun, hayret ve neşeyle görmüştüm.
Kendi kendime uydurduğum melodilerde daha çok çıkıyor ortaya bu hırsız kulak mevzusu. Melodiyi unutmamak için hemen üstüne uyduruk birkaç söz yazar, sonrasında düzenler, yanımda o an hangi gariban varsa “Dinle bakayım, ben bunu hangi şarkıdan çalmışım?” diye yakasına yapışırım. En iyisi Ayş’tır. Hemen çıkarır, “Abla Tarkan bu,” der mesela. Bazen de yav bi şeyi andırıyor ama değil, o da değil deriz. Merak ediyorum, böyle kafasından melodiler uyduran kaç kişiyiz? Herkese olur mu ki bu?
Dün Kuru Otlar Üstüne’yi izledim en sonunda. Uzunluğu beni korkutmuştu bu zamana dek. Evde yalnız olunca, dedim açayım. Fasılalarla tüm öğleden sonramı filme verdim. İyi de ettim. O kuru otlar hakkında ben de düşünmüştüm evvel ezel.
Lise birinci sınıfta edebiyat öğretmenimiz -yaşıyorsa ömrüne bereket, öldüyse ruhuna rahmet dilerim. Beni tatlılıkla takdir eden, yazmamı teşvik eden tek edebiyat öğretmenimdi. Üniversite dahil.- bir arkadaşımızı seçip onu bir başka nesneye benzeterek anlatmamızı istemişti kompozisyon ödevi olarak. Sınıftaki benden başka tek kız olan S.’yi anlatmıştım. Onu üstüne basıldığında bile yeniden yeşeren, etrafındaki çiçekleri güzelleştirdiğinin farkında bile olmayan, zaten tüm bunları dert etmeyen, kendi yaşama sevinciyle mutlu olan sessiz, sakin çimenlere benzetmiştim. Sahiden de öyle bir kızdı ve bu sakin, kendine yeterli haline bayılırdım.
Duygulu, güzel bir yazıydı. Arkadaşıma hediye olsun diye yazmıştım. Sınıf da, kız da, öğretmen de çok beğendi. Edibe Hanım -adı buydu öğretmenin. Adına layıktı.- herkese kimi anlattın diye sorduğu halde bana sormadı. İncelik göstermiş olduğunu sonradan arkadaşıma “Bana sormadı ama ben seni yazdım,” dediğimde anladım. Bekliyordum ki, sen sahiden beni bu kadar çok mu seviyorsun desin. Oysa öyle olmadı. “Ben ayak altında ezilen, gösterişsiz çimen miyim?” diye üzüldü, gönül koydu.
Edebiyatın güçsüzlüğünü o gün anladım:)))
Bu sabahki şarkı en çok Şıle’me ve Ekmekçi’me gelsin. Sabah uyandığımda hay nıkınaa diyerek omuz titrettim. Onlar da titretsin.
he naki ha lou ha niki naki na 👀
YanıtlaSilÇok eğlenceli şarkı, di mi? :)
Siltarzım deil ama güzel 😉
Silyaaaa, çok sevindim ki ben, şarkı hediye etmiş Omelasçığım bana, yaşasın :) Bugün yarim geldi zaten, omuz kırıp şakıyasım vardı, tam oldu :)
YanıtlaSil"Hırsız kulak" çok şekermiş. Benim annemde son 4-5 yıldır "müzikal kulak sendromu" var, biliyor musun? Ortalık sessizken bile, annemin şarkı duyuyor. önce çok korktuk, psikiyatrik bir hastalık mı diye ama yok, duyma rahatsızlığı olan insanlarda çok nadiren görülen bir rahatsızlıkmış. Komik olan şu, 23 nisanda örneğin, çocuk şarkıları, ramazanda ilahiler, ama genelde türk sanat müziği duyuyor annem!
şu edebiyat dersinde arkadaşın için yazdığını okurken gülümsemiştim, "ne güzel" diye. kızcağız olayı tamamen başka bir yerden almış demek, yazık...Bizim Esruşcuğumla üniversitede oynayan "çiçek olsa ne olurdu", "kuş olsa ne olurdu", "renk olsa ne olurdu" oyunumuz vardı. Birimiz çevremizdeki insanlardan birini tutardı içinden, diğer bu soruları sorarak onun kim olduğunu anlamaya çalışırdı. O geldi aklıma.
Yahu anneninki çok ilginçmiş sahiden. Önemli gün ve haftalarda değişen şarkılar hele, çok sevimliymiş. Arkadaşınla oynadığınız oyuna da bayıldım. En kısa zamanda kardeşlerimle oynayacağım. Kim bilir ne güleriz:)
SilAslında o yaşlarda tüm kız çocukları pohpohlanmak ister. Şimdi düşünüyorum da, haklıydı arkadaşım. Sen edebiyat yapıcaksın diye kız ergenlikten çıkıp bir anda olgun bir insan mı olsun yani? Git edebiyatını kendi kendine yap, arkadaşını ne alet ediyosun bu işlere?
Dinledim ve aynen aynikinaa diyerek el çırptım, çok şenlikli bir türküymüş. :)
YanıtlaSilArkadaşınla ilgili yazı anın çok hoştu, ne güzel tanımlamışsın. Bence o beğeni azlığı bir gençlik yanılgısından ötürü olmuştur, insan bu yaşına gelip hayat hakkında tecrübe edindikçe neyin ne olduğunu ayırt ediyor. Şimdi okusa severdi bence. :)
Hırsız kulağı ilk kez duydum, ama mantıklı geldi. :)
Hah, tam da böyle, yukarıda da yazdım, arkadaşımın tepkisi yaşından ötürüydü. Yine de emin değilim, şimdi de olsa seveceğine. Yazarken gözüm dönüyor benim belki de. Metnin büyüsüne kapılıyorum, karşı tarafı umursamıyorum belki. Ay ne bilim kız, artiz olmak zor :)))
SilYemin ediyorum çimenli kompozisyonuna kesin bozulmuştur kız diye okudum :D Bozulmuş :P Bu anıyı da ilk kez öğrendim ayrıca. Neden hiç konusu olmamış ki? hay nini naaa hay nininaaaa abacım
YanıtlaSilHahaha çünkü sen ablanın yaptıklarını da, aldığı tepkileri de gayet yakinen bilirsin. En son arkadaşımın kızının şerefine kadeh kaldırdığımda olanları nasıl unutalım, di mi? :))))
Silhahahahahahaha, buzzz gibi içtik fena mı oldu :)
Sil