Kutlu olsun günümüz
Dün dişçim işimi bitirip, taa Haziran’a kadar gelme artık deyince neredeyse boynuna sarılacaktım. Korku filan değil artık, can sıkıntısına dönüyor çünkü ay buram acıdı, şuram ağrıdı şeyleri. Öyle mız mızz arkanda kambur gibi.
Eve hoplaya zıplaya geldim. Hemen kararlar aldım, yarın sabah spor rutinime başlayacağım. Yürüyüşlere çıkacağım. Getirin soframı, çalsın sazlar oynasın kızlar.
Teyzemiz şu an ameliyatta, aklım onda. Dün konuştuğumuzda hiç kendisine yakışmayan bir şekilde neşesizdi sesi. Yine konuşuruz teyzecim deyince inşallah dedi. İçim burkuldu.
Anneciğimden bir kan tahlili ve renkli doppler (böyle mi yazılıyor bu?) istemiş doktoru. O da iyi olsun, bitanem benim.
Arkadaşımın kitabı çıktı geçen hafta. Hemen gidip alayım demiştim ama fırsat bulamamıştım bir türlü. Dün Mecidiyeköy’deki İstanbul Kitapçısı’nda buldum. “A, bu sabah geldi. Yeni dizdik,” dedi kasadaki kız. Kapakta Oğuzcuğumun tanıdık eli.
Didem çok iyi bir editör, çok da can bir Ankaralı kadındır. İlk görüşte sevmiştik birbirimizi. Ne zaman bir şey için arasam işi gücü bırakıp ilgilendi hep. Geçen hafta, bu kez ben yazdım diye duyurunca, çok sevindim.
Onca yıl öyle metinlerle hemhal olan birinin roman yazmaya daha yeni cesaretlenmesi tamamen kendi mütevaziliği. Çünkü ne bileyim, bir mesaj yazarken bile anlıyorsun kızda kumaş olduğunu. Ama diğer yandan anlaşılır da bir şey. Öyle büyük yazarlarla çalışmak insanı kendi kendine karşı da eleştirmen yapar haliyle. Ondan gecikmiştir. Ha, bu arada, daha önce kitap yazmadı derken o kadar değil. Süper bir çocuk kitabı yazdı, eşi de resimledi. Pek güzeldi o da.
Bu sabah erken kalkınca, kahve çay arasında yatağa gide gele yarıladım kitabı. Tam da beklediğim gibi, muzip, ilginç, hızla okunan, merak uyandırıcı bir polisiye yazmış. Ay ben bir sevin! Neden? Çünkü çoğunlukla şu oluyor, arkadaşlarım bir baksana diye getiriyor mesela dosyalarını, kafalarına atmak istiyorum bir kaç sayfadan sonra. Sen de yazmayıver canım n’olcak diyorum espriye vurmaya çalışarak. Güya olgunlukla karşılıyorlar ama sonrasında aramız -nedense- eskisi gibi olmuyor. E, ben n’apim ama? Şu hayatta sivri kalabildiğim, yumuşatmamaya kararlı olduğum tek inancım edebiyat tanrısına. Ona da birilerinin suyuna gitmek için ihanet edersem ben diye bir şey kalmayacak.
Bugün 8 Mart. Dün Smule’de otuz kadın aşağıdaki şarkıyı seslendirdik.
Kutlu olsun.
Dinledim hemen smule'deki yorumunuzu da, pek güzel. Kutlu olsun, hep birlikte güzel günler görelim artık!
YanıtlaSilkitap bilgisini paylaşsana şekerim. yazar adı: didem, kapak tasarım: oğuz, tür: polisiye bilgisi ile bir şeye ulaşamam sanırım :P
hastalara şifa diliyorum tabii bir de. tez zamanda herkes sağlıklı ve daha neşeli olsun.
Hahaha:)), Polisiye ya, ben de az gizem yapayım demiştim.Yok ya, kitap bitince yazmak içindi adını vermeyişim. Fakat neredeyse bitmek üzere, gönül rahatlığıyla önerebilirim artık. Didem Ünal Demir - Bu Cinayeti Bana Lütfeder misiniz?
SilBir de, teyzemiz çıktı ameliyattan. Haberler iyi. Rahatladık.
süper, çok sevindim. en kısa zamanda toparlayıp kendini, eve de çıksın inşallah
SilGeçmiş olsun canikom, sağlık ve iyilik haberlerine sevindim. :)
YanıtlaSilÇok teşekkürler canım benim:)
Sil