Edip Akbayram

Babam kasete çektirip getirmişti. Dinlediğim ilk şarkısıyla anacağım onu. 

Bir yılbaşı akşamında yakın aile dostlarımızla, bizim evde toplanmışız. Annem ve diğer kadınlar mutfakta konuşa gülüşe son hazırlıkları yapıyor. Erkekler bol hazırlıyor. Bol dedikleri votka, kanyak, şarap…. Artık ellerine ne geçerse hepsini katıp karıştırdıkları koca bir çanak içki bu bol. Rengi çok güzel, ilerleyen saatlerde bize de bir kaşık olsun tattırırlar. (Şimdi düşünüyorum da, sağlam içiyorlarmış. O ne be?) Biz çocuklar salonda, büyüklerin deyimiyle “kuduruyoruz”. Ellerimizde kuruyemişler “Sakın çok yiyip de karnınızı doyurmayın bak!”

Siyah beyaz televizyonda kıvırcık saçları ortadan ayrılıp yanlara yapıştırılmış, üstünde kaftan,  boynunda iri bir kolyeyle şarkı söyleyen Edip Akbayram var: Hızlı hızlı giden yolcu/Bu mezarda bir garip var.

O yıl babam bir kaset çektirip getirmiş. İçinde bir şarkı, bir billur ses. Kükredi Çimenler diye başlıyor şarkı. Sözlerini teybi durdura durdura yazıp ezberliyorum. Bir yerde “ağam şanakul bahçeler bağlar” diyor. Anlamadığım, bilmediğim bir laf gene bu diyorum kendime, ilerde bir kitapta filan karşıma çıkar  mutlaka, öğrenirim şanakul ne demek. Şarkıyı öyle söylüyorum. Yaz boyu söylüyorum o şarkıyı. 

İşte o şarkıyı söyleyen adam ekranda şimdi. Kameraya doğru uzatmış elini, gariiiip diye ünlüyor. Büyük ihtimalle onu ilk görüşüm değil ama nedense ilk görüşümmüş gibi kazınmış anılarıma. Öyle anımsayayım ben de madem.

Yıllar geçiyor, ben büyüyorum, her albümüyle o da büyüyor. En sevdiğim şarkıcıları sayarken hep onun da adını koyuyorum listeme. Lise yıllarıma Kibar Gelin eşlik ediyor, en çok o şarkı aklımda kalmış mesela. Üniversitede Kuşlar, Bekle Bizi İstanbul.

Daha geçen yıl, şarkı söylerken öğrendim şanakul diye bir söz olmadığını. Dizenin aslı “Al şarap yüklü bahçeler bağlar”mış.

Çok az insana dik ölmek, kendisi kalmak nasip oluyor. O öyle öldü. Ne mutlu.

Edip Akbayram’ı saygıyla, yanaklarından öperek uğurluyorum.


Yorumlar

  1. Birgün'de Semra Kardeşoğlu "Bu dünyadan “İpekli bir kumaş dokur gibi” yaşayıp geçti Edip Akbayram. Çocukluğumuza, gençliğimize, yaşlılığımıza ve yaşsızlığımıza dokunarak geçti. Ve tek bir gün sesindeki coşkuyu yitirmeden, çocukların motorları maviliklere süreceğine kuşku duymadan söyledi. Şimdi giderken böyle yıkılmamız kendisiyle birlikte, sanki bizim geçmişimizi de götürmesindendir." diyerek uğurlamış Edip Akbayram'ı. Öyle işte...Hepimiz için özel biriydi gerçekten. Nurlarda yatsın

    YanıtlaSil
  2. Film gibi hatırladım yazdığın yılbaşını. Edip ve kolyesi dahil. Çocukkken bir İstanbul tatilimizde nebahat tyeze, ayla, elif, teyzem, annem, gülten falan da vardı. Açık havada bedava konseri vardı teyzem götürmüştü bizi ve aksayarak sahneye çıktığında çok üzülmüştüm. Bİlmiyordum durmunuç Gariiiiiiiip, garipppppp, garipppppppp, garip. Güle güle gitsin..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ayla dedin ya, onun da yanlış anladığı bir şarkı sözü vardı Grup Yorum’dan. Çok komik. O da rahmet istedi demek. Ay! İyi insanlar, iyi olmak için uğraşanlar cennete gitsin. Bir yerde bi adalet olsun.

      Sil
  3. Ne çok ve içten seveni varmış, ne güzel izler bırakmış, her zaman gülen yüzüyle hatırlayacağım. :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Unutmuşum

Biri kapasın şu kapıyı! Lütfen!

Acı var mı acı?