Kayıtlar

Acı var mı acı?

Dün gece sağ tarafıma yatmışım, ameliyatlı dişin üstüne, gece acıyla uyandım. Bir parol çaktım, uzun uzun uyudum. Şimdi biraz sersem gibiyim, epeyce de ağrılı. Yapacak bir şey yok, şişti suratın sağ tarafı. Acıyor namussuz. Dişçi de sağolsun en arkaya ulaşacağım diye dudağımın kenarını iyi yırtmış, tesisat döşeyecek malum. Dudağım da yara. Ağzımı yüzde otuz kayıpla açabiliyorum. Ay,  bu da geçer, bu da geçer. Eylülden beri sağ bileğimdeki eski çatlağın (oraya motor arkasındayken kamyon girmişti) ağrısının nüksetmesiyle başlayan oram ağrıyo buram ağrıyo sürecim, sağ diz (sol dize yüklenmemeye çalışırken sakatlamıştım) sol siyatik (yoga yaparken başımı ayak bileğime değdirmeye çalışırak halletmiştim) sağ kol (travel town oynarken hırs yaptım) komple boyun (kesin bunlar geçsin diye yatıp durmaktan oldu) sol diz (ohoo en eski derdim, onu da motoru devirince halletmiştim sanırım) diyerek sağlı sollu kroşelerle devam etti. Bunların hepsi biri bitip biri başladı şeklinde gelişti. Öyle ki,...

Unutmuşum

Unutmuşum blog yazmayı. Yönetmeyi, yeni yayın eklemeyi filan. Uğraşırken de hevesim kaçıveriyor. İPad’de yazmaya da alışamadım zaten yıllardır. Bu işi karakarakartallar diye daktilodan öğrenmiş nesildenim sonuçta. Klavyemin tuşlarına hâlâ tak tak basarım. Değişmedi, değişmez.  Word’ün canını yiyeyim ben. Onun hakkıdır yazarlığımın yarısı.  Bu işe ekmekçikız’ın her güne üç güzel şey demesiyle, Şule’nin güzellikler defteri diyerek devam ettirmesiyle heveslenip başladım. Geç bile kaldım. Her sabah onları ve takip ettikleri sayfalardan diğer güzel kadınları bulup okuyarak twitter gündemini  karabasanından kurtuldum. O halde hadi ben de yazayım şuraya üç güzel şey dün için. Mızlanıp durunca elime ne geçiyor sanki? Kendimi gaza getiriyorum anca. Loki göbek açtı, ilgi istiyor tam şu an. Bir göbüş sevip geliyorum geri, durun. Yok, başka bir şey istiyormuş, göbek sevemedik bu sabah. Henüz. Ne istediğini de anlamadım ama büyük ihtimalle yazmama bozuldu. Ciddiyim, bu kedi ne zaman y...
Gidenler, gidebilenler gitti.  Kalanlar, biz, buradayız. Bugün burada kalmayı yüreğimize yedirebiliyor, her gün sağ kalmayı başarabiliyorsak, sürünsek de ölmemeyi başarabiliyorsak, bu kadar azla yetinebiliyorsak  Diyebiliyorsak, yaşadığımız bu hayat da bir hayattır Yaşanan acıları sağaltmak şimdilik elimizden gelmese de, hayatımızı tanık tutmaya devam ediyoruz. Burnumuz sürtülmüş, boynumuz eğik, dibine kadar yenik olsak da Omelas’ı terk etmedik işte. Buradayız.